Cast
A collection of interview recordings and portrait shootings was produced at Istanbul in 1999. 20 people of diverse backgrounds give an insight into their private world of color. In addition to the interview recording each interview was photographed. Several works are based on this collection. Within the installation Cast three slide shows projected at the same time explain portraits of the interviewees. A remix of all interviews runs at the same time too. The outside windows are covered with a green semi-transparent foil. Cast 1999 presented at the Kunstbank Berlin in co-operation with Yetkin Basarir. 3 x 80 slides b/w (Pola Pan), 3 x 140 x 90 cm projection area, window pane 400 x 360 cm with greensemi-tranparent foil, 2 CDs, 2 soundtracks in a 9 min rotation each, 2 CD players, 2 amplifiers, 4 speakers.
A collection of interview recordings and portrait shootings was produced at Istanbul in 1999. 20 people of diverse backgrounds give an insight into their private world of color. In addition to the interview recording each interview was photographed. Several works are based on this collection. Within the installation Cast three slide shows projected at the same time explain portraits of the interviewees. A remix of all interviews runs at the same time too. The outside windows are covered with a green semi-transparent foil. Cast 1999 presented at the Kunstbank Berlin in co-operation with Yetkin Basarir. 3 x 80 slides b/w (Pola Pan), 3 x 140 x 90 cm projection area, window pane 400 x 360 cm with greensemi-tranparent foil, 2 CDs, 2 soundtracks in a 9 min rotation each, 2 CD players, 2 amplifiers, 4 speakers.
Hain Geceler
Hafriyat sanatçıları, İstanbul'daki ilk dört sergi ve sonrasında Eskişehir, Ankara ve Nevşehir'deki sergilerden sonra, İstanbul'a geri döndüklerinde galeri sergilerinden çok sıkılmış olmalılar ki sokak sergisi kurmaya karar vermişlerdir. 27 Ekim – 7 Kasım 2000, Tünel Asmalımescit, Minare Sokak, Nur Apartmanı’nda “Hain Geceler” adıyla geceleri de açık olan bir sergi düzenlemişlerdir. Bu sergiyle yeni dokuz sanatçının da katıldığı Hafriyat kadrosu genişlemiştir.
Plajın Altında: Kaldırım Taşları
Sanatçılar: Şinasi Güneş, Karolin Fişekçi, Nevin Aladağ, Sefer Memişoğlu, Yetkin Başarır, Fikret Atay, Seyhun Babaç, Ahmet Öğüt, Zeynep Soleyman, Nasan Tur, Erinç Seymen, Demet Yoruç, Aslı Sungu, Başir Borlakov, Ali Demirel, Fahrettin Örenli, Erkan Özgen, Ferhat Özgür, Cengiz Tekin, Oda Projesi: Özge Açıkol, Güneş Savaş, Seçil Yersel, Kutu: Ali Batı, Gökçen Cabadan, Elmas Deniz, Borga Kantürk, Gökçe Süvari, Evrim Yiğit. Küratör: Vasıf Kortun Yardımcı Küratör: Halil Altındere
1968 olaylarında polise atmak için öğrencilerin söktükleri kaldırım taşlarının altından kum çıkmasının plajı çağrıştırması ve geleceğe dönük ütopik bir dünya vaadi, bu sergide tersine çevrilerek “Plajın Altında: Kaldırım Taşları” distopyasına dönüştürülmüştü.
’68 hareketi özellikle Fransa, Almanya, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde üniversite eğitiminde reformların ve demokratikleşme adımlarının önünü açmıştı ama hayal edilen dünyayı kurmaya yetmemişti. Çünkü artık umulan plajların yerine küreselleşmenin sonuçları, sanat dahil daha birçok alanda da olması gereken plajların varlığına olan ümitlerin kaybolmasına yol açmıştı.
Proje4L’nin “Plajın Altında: Kaldırım Taşları” sergisi bu bağlam içinde, Türkiye’nin farklı coğrafyalarından gelen sanatçılardan, grup kimliği altında faaliyet gösterenlere ve Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli sanatçılara kadar, İstanbul’da çok az bilinen ya da hiç tanınmayan genç sanatçı kuşağına yer vermişti. Sergi hem az tanınan bu sanatçıların varlığı, hem de sergileme şekliyle yankı yaratmıştı. Özellikle İstanbul dışından gelen sanatçılar kamuoyunda ön yargıları ele verir biçimde olağan dışı bir olay gibi karşılanmıştı.
Proje4L birinci yılının sonunda sürekli koleksiyon sergilemeden yeni sergileme biçimleriyle, genç sanatçıları sunuşuyla, sergilerin yanı sıra düzenlediği çok sayıda konferans ve panel ile çağdaş bir müzenin toplumla ilişkisine farklı bir açı kazandırmış ve sanat topluluğuna bir hareket getirmişti.
Neresi/Burası
Japonya'nın başkenti Tokyo yakınlarındaki Saitama kentinin Modern Sanat Müzesi, Türkiye'den Uluslararası İstanbul Bienali Yönetmeni ve küratör Emre Baykal'la, Vasıf Kortun, Fulya Erdemci ve Saitama Modern Sanat Müzesi'nin başındaki küratör Yuji Maeyama'nın düzenlediği 'Neresi/Burası' başlıklı bir sergiye kapılarını açtı.
Japonya'daki 'Türk Yılı' etkinlikleri bünyesinde düzenlenen sergi, Türkiye'deki güncel sanatın nabzını Uzakdoğu'da tutması bakımından önem taşıyor. Sergide Hüseyin Alptekin, Cevdet Erek, Esra Ersen, Leyla Gediz, Gülsün Karamustafa, Ömer Ali Kazma, Nasan Tur, Yetkin Başarır, Seçil Yersel ve Füsun Onur gibi sanatçıların eserleri bulunuyor. Bünyesinde fotoğraf, performans, yerleştirme ve resim gibi farklı disiplinleri barındıran sergi, 'gelenek ve modernleşme', 'aile yapısı', 'toplumsal dogmalar' gibi meseleleri gündeme getirmeyi amaçlıyor. Sergi nedeniyle, sanatçılar ve küratörler yapıtlar ile içerdiği dünyayı işleyen bir konferansı bugün Japon sanat gündeminde tartışmaya açıyor.
Hüseyin B. Alptekin'in 'Deniz Fili Seyahat Acentası', 'Capacities' ve 'Rumour, Tremour, Hoover' ile katılacağı sergide Cevdet Erek, İkinci Boğaz Köprüsü üzerinde kaydettiği görüntü ve sesleri de Saitama'ya taşıyor. Esra Ersen'in Japonya'da üreteceği yeni bir eseri ve 'Hello, where is it?' adlı videosunu sunacağı 'Neresi/Burası' sergisi ayrıca, katıldığı 7. Uluslararası İstanbul Bienali'yle sanat ortamına adımını atan ressam Leyla Gediz'in 'Spring', 'Intercontinental', 'Not Because I Want To' ve 'Doppelgenger' gibi resimleriyle oluşturacağı yerleştirmeyi de Japon sanatseverlerin ilgisine sunuyor. Yakın zaman önce Gülsün Karamustafa'nın Proje 4L'de sergilediği 'Erkek Ağlamaları' adlı çalışmasını da içeren etkinlikte, yine aynı imzayı taşıyan 'Uykuyu Gömmek' adlı, eski Osmanlı saatleri ve ipek kadifesi kullanılmış kuştüyü yastıklarla hazırlanmış bir yerleştirme de Japon sanat meraklılarının karşısına çıkıyor.
Füsun Onur'un 'Note' adlı yerleştirmesiyle içinde yer alacağı sergi, Nasan Tur'un 'Vergesse nicht den Durt der Plefferminze' adlı baskıresmi, sanatçının iki yıl önce Berlin'de yaptığı 'Puddle' adlı performans videosu ve yine kendisinin Japonya'da üreteceği yeni bir işle de tazeleniyor.
Bu yıl Venedik Bienali'ne de çağrılan Oda Projesi'ne can veren sanatçılardan biri olan Seçil Yersel'in, kendi anneannesinin yaşamından kesitleri sunacağı altı adet fotoğrafla katıldığı sergide, Ömer Ali Kazma'nın Galatasaray futbol takımıyla ilgili bir belgeseli malzeme edindiği video düzenlemesini de izlemek mümkün. Ressam Gülgün Başarır ve heykeltraş Halis Başarır'ın oğlu Yetkin Başarır ise 31 Ağustos'a kadar sürecek sergiye `Façayı Bozmak' adlı bir grup fotoğrafıyla iştirak ediyor.
Hafriyat sanatçıları, İstanbul'daki ilk dört sergi ve sonrasında Eskişehir, Ankara ve Nevşehir'deki sergilerden sonra, İstanbul'a geri döndüklerinde galeri sergilerinden çok sıkılmış olmalılar ki sokak sergisi kurmaya karar vermişlerdir. 27 Ekim – 7 Kasım 2000, Tünel Asmalımescit, Minare Sokak, Nur Apartmanı’nda “Hain Geceler” adıyla geceleri de açık olan bir sergi düzenlemişlerdir. Bu sergiyle yeni dokuz sanatçının da katıldığı Hafriyat kadrosu genişlemiştir.
Plajın Altında: Kaldırım Taşları
Sanatçılar: Şinasi Güneş, Karolin Fişekçi, Nevin Aladağ, Sefer Memişoğlu, Yetkin Başarır, Fikret Atay, Seyhun Babaç, Ahmet Öğüt, Zeynep Soleyman, Nasan Tur, Erinç Seymen, Demet Yoruç, Aslı Sungu, Başir Borlakov, Ali Demirel, Fahrettin Örenli, Erkan Özgen, Ferhat Özgür, Cengiz Tekin, Oda Projesi: Özge Açıkol, Güneş Savaş, Seçil Yersel, Kutu: Ali Batı, Gökçen Cabadan, Elmas Deniz, Borga Kantürk, Gökçe Süvari, Evrim Yiğit. Küratör: Vasıf Kortun Yardımcı Küratör: Halil Altındere
1968 olaylarında polise atmak için öğrencilerin söktükleri kaldırım taşlarının altından kum çıkmasının plajı çağrıştırması ve geleceğe dönük ütopik bir dünya vaadi, bu sergide tersine çevrilerek “Plajın Altında: Kaldırım Taşları” distopyasına dönüştürülmüştü.
’68 hareketi özellikle Fransa, Almanya, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde üniversite eğitiminde reformların ve demokratikleşme adımlarının önünü açmıştı ama hayal edilen dünyayı kurmaya yetmemişti. Çünkü artık umulan plajların yerine küreselleşmenin sonuçları, sanat dahil daha birçok alanda da olması gereken plajların varlığına olan ümitlerin kaybolmasına yol açmıştı.
Proje4L’nin “Plajın Altında: Kaldırım Taşları” sergisi bu bağlam içinde, Türkiye’nin farklı coğrafyalarından gelen sanatçılardan, grup kimliği altında faaliyet gösterenlere ve Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli sanatçılara kadar, İstanbul’da çok az bilinen ya da hiç tanınmayan genç sanatçı kuşağına yer vermişti. Sergi hem az tanınan bu sanatçıların varlığı, hem de sergileme şekliyle yankı yaratmıştı. Özellikle İstanbul dışından gelen sanatçılar kamuoyunda ön yargıları ele verir biçimde olağan dışı bir olay gibi karşılanmıştı.
Proje4L birinci yılının sonunda sürekli koleksiyon sergilemeden yeni sergileme biçimleriyle, genç sanatçıları sunuşuyla, sergilerin yanı sıra düzenlediği çok sayıda konferans ve panel ile çağdaş bir müzenin toplumla ilişkisine farklı bir açı kazandırmış ve sanat topluluğuna bir hareket getirmişti.
Neresi/Burası
Japonya'nın başkenti Tokyo yakınlarındaki Saitama kentinin Modern Sanat Müzesi, Türkiye'den Uluslararası İstanbul Bienali Yönetmeni ve küratör Emre Baykal'la, Vasıf Kortun, Fulya Erdemci ve Saitama Modern Sanat Müzesi'nin başındaki küratör Yuji Maeyama'nın düzenlediği 'Neresi/Burası' başlıklı bir sergiye kapılarını açtı.
Japonya'daki 'Türk Yılı' etkinlikleri bünyesinde düzenlenen sergi, Türkiye'deki güncel sanatın nabzını Uzakdoğu'da tutması bakımından önem taşıyor. Sergide Hüseyin Alptekin, Cevdet Erek, Esra Ersen, Leyla Gediz, Gülsün Karamustafa, Ömer Ali Kazma, Nasan Tur, Yetkin Başarır, Seçil Yersel ve Füsun Onur gibi sanatçıların eserleri bulunuyor. Bünyesinde fotoğraf, performans, yerleştirme ve resim gibi farklı disiplinleri barındıran sergi, 'gelenek ve modernleşme', 'aile yapısı', 'toplumsal dogmalar' gibi meseleleri gündeme getirmeyi amaçlıyor. Sergi nedeniyle, sanatçılar ve küratörler yapıtlar ile içerdiği dünyayı işleyen bir konferansı bugün Japon sanat gündeminde tartışmaya açıyor.
Hüseyin B. Alptekin'in 'Deniz Fili Seyahat Acentası', 'Capacities' ve 'Rumour, Tremour, Hoover' ile katılacağı sergide Cevdet Erek, İkinci Boğaz Köprüsü üzerinde kaydettiği görüntü ve sesleri de Saitama'ya taşıyor. Esra Ersen'in Japonya'da üreteceği yeni bir eseri ve 'Hello, where is it?' adlı videosunu sunacağı 'Neresi/Burası' sergisi ayrıca, katıldığı 7. Uluslararası İstanbul Bienali'yle sanat ortamına adımını atan ressam Leyla Gediz'in 'Spring', 'Intercontinental', 'Not Because I Want To' ve 'Doppelgenger' gibi resimleriyle oluşturacağı yerleştirmeyi de Japon sanatseverlerin ilgisine sunuyor. Yakın zaman önce Gülsün Karamustafa'nın Proje 4L'de sergilediği 'Erkek Ağlamaları' adlı çalışmasını da içeren etkinlikte, yine aynı imzayı taşıyan 'Uykuyu Gömmek' adlı, eski Osmanlı saatleri ve ipek kadifesi kullanılmış kuştüyü yastıklarla hazırlanmış bir yerleştirme de Japon sanat meraklılarının karşısına çıkıyor.
Füsun Onur'un 'Note' adlı yerleştirmesiyle içinde yer alacağı sergi, Nasan Tur'un 'Vergesse nicht den Durt der Plefferminze' adlı baskıresmi, sanatçının iki yıl önce Berlin'de yaptığı 'Puddle' adlı performans videosu ve yine kendisinin Japonya'da üreteceği yeni bir işle de tazeleniyor.
Bu yıl Venedik Bienali'ne de çağrılan Oda Projesi'ne can veren sanatçılardan biri olan Seçil Yersel'in, kendi anneannesinin yaşamından kesitleri sunacağı altı adet fotoğrafla katıldığı sergide, Ömer Ali Kazma'nın Galatasaray futbol takımıyla ilgili bir belgeseli malzeme edindiği video düzenlemesini de izlemek mümkün. Ressam Gülgün Başarır ve heykeltraş Halis Başarır'ın oğlu Yetkin Başarır ise 31 Ağustos'a kadar sürecek sergiye `Façayı Bozmak' adlı bir grup fotoğrafıyla iştirak ediyor.
Art For…
(1st Part) 10 December 2004 – 15 January 2005 In Turkey, the practice of contemporary art has progressed dramatically over the last fifteen years, rapidly receiving international recognition and entering the global circulation of art work shaped within a locality. Despite this interest by international collections and museums, until recently little attention was paid to these artists and their work in Turkey, where many continued to work and live. The work lacked agencies that made it accessible to a larger public, a recognition in the media space, and private support or a core base of collectors. Has this produced a situation of “art for export”? Did artists consciously, or unconsciously rechart their practice with another kind of audience in mind? Were there any demands from the international scene placed upon them? Was there intellectual mutuality of language between the ‘explorer’ (European) and the ‘explored’ (the other)? Is contemporary visual culture more jeopardize or at-risk in the place in which it is produced? How do cultural producers tackle being compromised? What are the implications of living increasingly in a double-community? Despite the weakness of her institutions, did Istanbul feel the urge to export and advertise itself. Art for... is a program that will present examples and artefacts from the productions of recent years in an informal and audience friendly situation. Over the course of this process exhibition, artists,critics and professionals will be invited to address the issues listed above. Art for... is organized within Platform Contemporary Arts Center’s “Normalization” program, supported by European Cultural Foundation. Parallel programs are being developed by Rooseum, Malmö- Sweden and WHW, Zagreb- Croatia and a joint publication will emerge from these three interpretations of the concept of Normalization. Platform’s program was launched on October 2, 2004 with conferences by Can Altay (Ankara), Solmaz Shahbazi (Tehran/Berlin), Phil Collins (Belfast, Brighton). In addition the artist Nurullah Görhan from Kızıltepe- Mardin is participating on the Istanbul Residency Program and he will be joined in the new year by Yael Bartana from Israel. Some of the artists expected to contribute in Art For... include: Gülsün Karamustafa, Osman Bozkurt, Cevdet Erek, Esra Ersen, Halil Altındere, Hatice Güleryüz, Köken Ergun, Neriman Polat, Şener Özmen, Erkan Özgen, Yetkin Başarır, Leyla Gediz, Seçil Yersel, Aydan Murtezaoğlu, Bülent Şangar.
(1st Part) 10 December 2004 – 15 January 2005 In Turkey, the practice of contemporary art has progressed dramatically over the last fifteen years, rapidly receiving international recognition and entering the global circulation of art work shaped within a locality. Despite this interest by international collections and museums, until recently little attention was paid to these artists and their work in Turkey, where many continued to work and live. The work lacked agencies that made it accessible to a larger public, a recognition in the media space, and private support or a core base of collectors. Has this produced a situation of “art for export”? Did artists consciously, or unconsciously rechart their practice with another kind of audience in mind? Were there any demands from the international scene placed upon them? Was there intellectual mutuality of language between the ‘explorer’ (European) and the ‘explored’ (the other)? Is contemporary visual culture more jeopardize or at-risk in the place in which it is produced? How do cultural producers tackle being compromised? What are the implications of living increasingly in a double-community? Despite the weakness of her institutions, did Istanbul feel the urge to export and advertise itself. Art for... is a program that will present examples and artefacts from the productions of recent years in an informal and audience friendly situation. Over the course of this process exhibition, artists,critics and professionals will be invited to address the issues listed above. Art for... is organized within Platform Contemporary Arts Center’s “Normalization” program, supported by European Cultural Foundation. Parallel programs are being developed by Rooseum, Malmö- Sweden and WHW, Zagreb- Croatia and a joint publication will emerge from these three interpretations of the concept of Normalization. Platform’s program was launched on October 2, 2004 with conferences by Can Altay (Ankara), Solmaz Shahbazi (Tehran/Berlin), Phil Collins (Belfast, Brighton). In addition the artist Nurullah Görhan from Kızıltepe- Mardin is participating on the Istanbul Residency Program and he will be joined in the new year by Yael Bartana from Israel. Some of the artists expected to contribute in Art For... include: Gülsün Karamustafa, Osman Bozkurt, Cevdet Erek, Esra Ersen, Halil Altındere, Hatice Güleryüz, Köken Ergun, Neriman Polat, Şener Özmen, Erkan Özgen, Yetkin Başarır, Leyla Gediz, Seçil Yersel, Aydan Murtezaoğlu, Bülent Şangar.
URBANreVIEWS: Istanbul
Istanbul, the 2,500 year old city on the Bosporus, for centuries was repeatedly subject to cultural and architectural changes. From Byzantium via Constantinople to Istanbul - this city between Orient and Occident was fought over, destroyed, reconstructed, converted and extended. With the founding of the Republic of Turkey in 1923, Istanbul lost its status and function as the country's capital city and its population figure sank by almost forty per cent to one million. During the Great Depression and World War II, life in Istanbul was rather humble and tranquil. It was only during the 1970s that the city exploded, both geographically and demographically, to form one of the world's megacities of 13 million inhabitants, an above-average youthful population and a daily influx of over thousand migrants. The city now covers 5,500 square kilometres on both sides of the Bosporus. It grows and sprawls spontaneously and breathlessly, at times temporarily, in bits and pieces.
Istanbul, the 2,500 year old city on the Bosporus, for centuries was repeatedly subject to cultural and architectural changes. From Byzantium via Constantinople to Istanbul - this city between Orient and Occident was fought over, destroyed, reconstructed, converted and extended. With the founding of the Republic of Turkey in 1923, Istanbul lost its status and function as the country's capital city and its population figure sank by almost forty per cent to one million. During the Great Depression and World War II, life in Istanbul was rather humble and tranquil. It was only during the 1970s that the city exploded, both geographically and demographically, to form one of the world's megacities of 13 million inhabitants, an above-average youthful population and a daily influx of over thousand migrants. The city now covers 5,500 square kilometres on both sides of the Bosporus. It grows and sprawls spontaneously and breathlessly, at times temporarily, in bits and pieces.
Industrial areas are relegated to the periphery and replaced by banking and office towers, service and shopping centres; urban expressways are even cut through the historic inner city and the middle and upper classes flee the city centre to live in new, security-guarded, residential estates while, almost overnight, the newcomers erect more and more new 'Gecenkondu' quarters and the historic city centre is transformed into an oriental Disneyland. Since the 1980s, the authorities have developed masterplans for preserving the old city core and redeveloping the city into an international trade and financial centre between East and West. Even before they can be publicly discussed, these plans are invariably overtaken by 'built reality'. And yet this city is 'functioning'. Istanbul's citizens organize their own lives, life in the city and sometimes the city itself according to their needs so that the megacity appears extremely vibrant and well organized despite problems like pollution and traffic jams.
Since the 1990s, artists and exhibition curators have addressed subjects relating to urban structures and their alterations. The exhibition series URBANreVIEWS presents the individual views on and personal analyses of the megalopolis of men and women artists, architects and a sociologist who live there. They have investigated and documented how individual citizens find their way and make their home in a defined urban context, how people take possession of public spaces in their immediate environment, but also how individuals retreat from it into privacy.
Erik Göngrich invites visitors to explore the city. His slide show 'Picnic City' offers views of the ninety per cent of the urban area beyond the historic city centre, the well-known, often visited and photographed districts of Pera, Galata and Sultanahmet, while Cevdet Erek's video installation 'The Second Bridge' focuses one of the two crossing points between Asia and Euope, between the Black Sea and the Mediterranean.
Addressing the appropriation of the public realm by the inhabitants, Seçil Yersel, with his photo series 'Luna Parks', and Yetkin Basarir, with his photos showing the semi-private use of dreary backyards, as well as the group Independent Fake Movement around the architect and urban designer Murat Sahinler reveal the absurdity of the officially laid-out public parks. Osman Bozkurt's video 'Automobile Park' documents, without commentary, how people risk their lives by using the green strips between and along motorways for football, barbecue picnics and sunbathing.
The exhibition moves from the public urban space via the privatized public space to private space as shown by the photographer Aydan Murtezaoglu with her serene, relaxed view of Istanbul, followed by Bülent Sangar's video which dramatizes the aggressiveness of individuals against everything outside the private sphere in both thrilling and chilling images.
Vasif Kortun, director of the Platform Garanti Contemporary Art Centre in Istanbul and curator of this exhibition, chose the works of artists whose approach to the subject of Istanbul is either poetic or documentary. They treat it from an urban design, sociological, communicative or aesthetic point of view, always, however, from a subjective perspective, from the exterior to the interior of urban life in Istanbul-the city of bridges and ferries, minibuses and urban motorways, Gecenkondu estates and office towers, mosques and markets.